
Özellikle ülkemizde LGBT topluluğunun algı düzeyinde evrimini henüz yaşadığını veya daha da bilinçli bir LGBT kitlenin oluştuğunu söyleyebilir miyiz?
Tek gecelik ilişki mantığı LGBT topluluğunu olumsuz yönde mi etkiliyor? Bu soruya kısaca ve kabaca evet ne deriz? Yıl artık 90’lar değil… Ne demek istedim? Lgbt açısından en gelişmiş ülkelerinin algı bazında evrimi, aslında 90’lar ve 90’ların sonuna denk gelmektedir. Amerika’da (veya bazı Avrupa ülkelerinde) Eşcinsel algısı 90’larda şekil almıştır. Ancak, ülkemizde bölgesel olmakla birlikte 2000’lerin sonuna doğru henüz şekil almaya başladı. Elbette bu tarihlemenin de tartışmaya açık ve göreceli bilgiler olduğunu düşünebilirsiniz. Haklısınız da… Keza elimizde bunun doğruluğuna dair bilimsel araştırma veya kanıt yok. Ancak internet çağıyla farkındalık da orantılı olarak artmıştır.
Zeki Müren veya Bülent ersoy örnekleri doğru olsa da günümüzdeki Lgbt algısına emsal teşkil etmiyor. Elbette Lgbt topluluğu için önemli görünürlük örnekleri ve bu ayrı bir tartışıma konusu. Onlar şarkıcı! İnsanların karşısında eşcinsel haklarını savunan seslendiren kişiler değiller. Halkın karşısında şarkı söylemiş sanat icra etmişlerdir. Vs vs…
Örneğin alttaki linkte;
Türkiye’deki eşcinler erkeklerin çok eşli yaşam biçimi ve aşka istinaden bir kaç şeyi anlatıyorken, bu yazımızda da bu sürecin kişiler üzerindeki olası olumsuz etkilerini kısaca kelimelere dökmek istedik.
Bildiğiniz üzere, özellikle ülkemizde eşcinselliğe karşı algının (yine göreceli olmakla birlikte) daha soft bir hale dönüşmesinin en büyük faktörlerinden birisi de, internet çağında olmamızdır. Elbette bu kaçınılmaz. İnsanlar bolca gördüğü sürece toplum buna alışıyor. Sokakta daha az LGBT birey dayak yiyorsa bunun sebebi internetteki görünürlüktür elbette. Ancak yine anlatmak istediğime emsal teşkil etmeyecek örnekler halen sürmekte. Şimdi ‘algı’ deyince yanlış bir anlaşılma olsun istemiyorum. Elbette algı meselesi derin bir mesele. Hani kastettiğim, insanın doğası gereği sürekli gördüğü şeye alışması yani basitçe. Neyse…
Tek gecelik ilişki (One Night Stand)
Tek gecelik ilişki yanlış veya doğru demiyoruz. Bunu sorgulamak kimsenin haddi değil. Maalesef kimse temel içgüdüye karşı gelemiyor. Ve kimse kalbine kolay kolay söz geçiremiyor. Aşkı yaşamayı veya seks yapmayı istiyor insan doğası. Eşcinsel veya heteroseksüel herkes için geçerli. Ayrıca aşk kısmı ise anlaşılması ve tarif etmesi zor. Yaşanır sadece.
Büyük bir çoğunluk, aradığı şeyin ‘aşk’ olduğunun farkında değil.
Aşk büyük bir çoğunluğun aradığı bir şey. Ancak bu çoklu ilişki çemberinde, aşka daha az fırsatı vermeyi ve sadece cinsellik odaklı davranmayı seçiyoruz. Yani bunu ciddi yaşamak isteyen eşcinseller var ama onun istediğine karşıdaki hazır değil falan. Hal böyle olunca ciddi arayışta olan da istemeden cinsel hayatını yaşamak zorunda. Aradığı şey aşk ama artık bu farkındalık gidiyor. Geriye sadece cinsel açlık gidermek için yaşanan tek gecelik ilişkiler kalıyor. Yani sakıncası yok tabi 🙂 Eh işte bir ara yine bişiler yaşarız belki belli mi olur. Angels‘da ciddi ilişki konsepti gibi bişiler yapıyoruz bunu da eklemek isterim.
Hani aşk sadece sekstir diye savunan da var. Bu sadece eşcinsel ve LGBTI bireyler için geçerli olmayıp, heteroseksüel kesimi de kapsayan geniş bir tartışma konusu. ‘Aşk’ karmaşık ve derin bir mesele. Bu bağlamda söylediklerimizin doğru olma ihtimalini baz alırsak, bu karmaşanın, yani yazının buraya kadar olan kısmında bağlamak istediğim tek gecelik ilişkilerin insanı yıprattığı çıkarımına varmak da mümkün. Çünkü bedenen haz almak ile manen haz almak arasında fark vardır.
Eşcinsel veya heteroseksüel, insanlar cinselliklerini yaşama isteğine karşı koymazlar. Cinselliğin bir içgüdü olduğu gerçeği bir yana, değişik partnerlerle sık tekrarı, fiziki bir tüketime dönüşüp kişilerin eksik, kullanılmış, ayrıştırılmış hissetmesine de sebep olabilir. Bu sebebiyet, dolayısıyla LGBT topluluğunu daha çok etkileyecektir. Çünkü heteroseksüellerin çok eşliliği ile homoseksüel bireylerin çok eşliliği de aynı normlar sınırında değil, eşcinsellik çok daha fazla baskı altında.
Azınlığın psikolojisi çoğunluğun norm baskısı altında mı?
Heteronorm bir toplumda eşcinsel birlikteliğin veya yaşam tarzının anormal görülmesi, zamanla LGBT topluluğu üzerinde olumsuz psikolojik etkiler ve travmaların vuku bulmasını sağlayabilir. Bu baskı kişilerin basitçe, kendilerini keşfetmelerine engel olduğu gibi, özgür ve üretken olmalarına da önünde engel teşkil eder. Bu durum ayrıca, LGBT topluluğunun, söz konusu cinsellik ve dolayısıyla aşk olduğunda, kararsız, tutarsız ve veya çok eşli yaşam biçimini gayri ihtiyari ve duygulardan uzak bir şekilde yaşaması ve benimsemesi şeklinde sonuçlanabilir. Doğal olarak bu kısır döngüde varla yok arası bir korölasyon (ilişki) içinde yaşam ve varlık mücadelesi veren LGBT topluluğu bundan zarar görüyor. Daha sağlıklı bir LGBT topluluğunu oluşturmak, eğitim, bilinçlenme, bilinçlendirme vb faktörlerle mümkün olur.
Çok eşlilikle alakalı bazı bilimsel kaynaklar
Açıklama: Çok eşlilik veya poligami, bir kimsenin aynı esnada birden fazla kişiyle evli olmasıdır. Terim çok karılılık, çok kocalılık, eşcinsel çok eşlilik ve grup evliliği durumlarını kapsamakla birlikte -yaygın olması nedeniyle- genellikle polijini ile eşanlamlı olarak kullanılır. Vikipedi