By sacred treasure
Matrix 4: Resurrections; Yeni oyuncağın adı
Uyarı: Neo’yu ‘yeni nesil Matrix’ ve devamı olarak izleyecekseniz, derhal bu sayfayı terk ediniz… Filmden sonra görüşürüz. Sonra bana içinizden kötü şeyler düşünüp karma yüklemeyiniz.
‘BEN DEMİŞTİM SİZE’ DEMEYİ ÇOK SEVEN BİRİ OLARAK;
Bir fragman ve birkaç paylaşımla tahminler yürütülmez
Ve ve ve daha pek baştayken belirteyim, bu film yorumu ‘hepimize alıştırılan’ üslupta yazılmadı; hayatında bir kere bile bir kısa filme dahi el atmamış sinema eleştirmeni ‘film okumacısı abiler’ beklemeyin burada lütfen, teşekkürler (…elbette tecrübem var, düşüncelerinizi aşağıdaki yorumlara rahatça yazabilirsiniz bu arada).
Moderatörün blog’unda yazmam ısrarı üzerine ben de bu yazıda, bambaşka bir gözle, yapımdan çok film-yapım kritiği ve günümüz sinemasına atıflarla izleyici görüşümü iletmek istedim.
Matrix 4’ü ancak rüyanızda -pardon, sistem’de- görürsünüz.
Eğer hala okuyorsanız kaşınıyorsunuz demektir ve ben de elime sopayı alayım hemen şimdi. Yeni fragmanda Neo mavi haplara takıldıysa, bu bence kırmızı hapı hiç almadı, maviyi seçti ve bu, gökyüzü renkli lay lay lom olasılıklarında sürprizler bekleriz demektir.
YOKSA BU BİR PANDEMİ MAZERETLİ ‘REMAKE’ Mİ ?
DC’nin erken davranıp zorla beğendirmeye çalıştığı ‘antipati nasılsa tutar’ yatırımıyla, çikolata kardeşlerimize hediye, ‘kare kodlu hayat koçu’ yeni Morpheus da aramızda.
Bence hiç de iyi adam gibi görünmeyen ifadeli bir geçmişle bu rol, izleyiciyi hep endişeyle sürükleyip duracak. Şimdi bu kötü mü iyi mi derken, Neo’ya itaatsizlik ve yolda bırakma kaygısıyla ters bir heyecan yaratacaktır. O da sanırım bildiğimiz usta değil, ve o da mavici bence. Neo anılarında gel gitler yaşıyor çünkü.
İki seçimin aynı anda var olduğu tezini izlettireceklerdir.
Resurrections. Sanki, 6ncı bölümde olması gereken bir bölüm adı. En son emin olunur, ya da burası Türkiye (değil) dersin işin içinden çıkarsın. O zaman bye bye kardeşim…
Ve Triny, Neo’yu tanımıyor, hiç tanışmadılar ki. Ama Neo onu geçmişteki paralel yaşamdan hatırlıyor olabilir. Gençliklerini canlandırabilirler. Yeterli teknikler bugün fazlasıyla var. Alternatif zamandaki yeni nesil Terminatör veya Star Trek gibi, diyorum.
Wick’in öfkeli şiddetinden sonra, elinden alınanlara kızgınlığı yeni Neo’ya bahane gösterilebilir. Bu arada, yeni antik semboller, kadim işaretler derken, film daha yayına girdiği akşama, nette sayısız komplo teorisyeni iş başı yapacak, bu da çok olası…
Belki de zamanda geri dönüp mavi hapı seçmemeyi isteyecek ya da geri dönmeden kaderi değiştirmek isteyecek. Yoksa bulunduğu zamanda, makineler şehri bir şekilde kalıntılardan yeniden kendini kurmuş hatta Smith, mimarı da ele geçirip gerçek dünyaya bulaşmış gibi gösterecekler. Tıpkı devamı çekilmeyen Tron: Legacy efsanesi gibi. Ben yazdıkça saydıklarımı çift tıklayıp nette bu neydi diye aratanları görüyorum. Bu yazı muhtemelen daha duracak. Sonra bakarsınız gençler… İzole ortamda izleyip öyle anlarsınız. Ki bazı şeyi hissedemezsiniz, çünkü o dönemin zaman enerjisi bugün mevcut değil.
Gençlik anılarımız: Matrix
The Matrix serisi vizyona girdiğinde, dönemin konularına aykırıydı. Günümüze kadar da böyle bir kurgu yapılmamıştı. Dekor ve renkleriyle bir City of the Lost Children, ve rüya deneyleriyle Dreamscape aklıma geliyor, vs. Ne alakası var diyecek infobezite kardeşlerimiz.
Yine pazar trendi mi ?
Yeni nesil Neo furyası başlamadan önce, aklıma takılan önemli bir mesele var. İzleyiciyi neyle doyuracaklar? Anma nostaljisi mi, romantik fantastik talebi mi, günümüz tekniğiyle yeni konularla restart mı ?
Son yıllarda Keanu vurdu kırdıya daldı. Oysa Neo romantik ve sağduyuluydu. Öyle içselleştirmiştik. Matrix de yıllardır olmadığı için, solo macerası epey tuttu. Hatunu da yoktu. Doğaüstü güçleri de yoktu. Yaraları da film icabı iyileşiyordu. Yol göstericisi de teşkilattaki yaşlı kurttu. Ama bu, Matrix değildi…
Neo’yu izliyordu aslında herkes, akla gelmeyecek sakıncalı görüntüler eşliğinde. İntikama doyma noktası yoktu. Ellerinden gelse daha da yeni bölümler yapacaklar. Bitmeyen bir şiddet obsesyonu, affetme kelimesi silinmiş bir kahraman olmuştu. İçimizdeki bastırılmış egolar patlama noktasını aşalı, çok zaman geçti. O artık makineler şehrinin, kendi türünün temizlik (!) hizmetçisiydi.
Sanatçı da örnek olmalı
Reeves etik rızası olmadığı için birçok rolü almadı, ancak aklıma şu geliyor. Bir sanatçı kendi seçtiği rolleriyle de insanlığa bir nevi rol model olmuyor mu ? Küçük Buda’yla reenkarne olup tabular yıktı. Uyuyan insanlığa işaret edecek Matrix yolunda, antrenman için John Mnemonic oldu. Gerçek hayatta insanlığını asla yitirmedi. Ancak sonra bir bakıyoruz ki; kendini kaybetmiş, vicdani sınırları dar, freni tutmayan bir kimliğe bürünmüş, bir mağdur… Bu bir nevi Neo’nun negatifi, tersi güç dengesi, bir tür zoraki Ajan Smith’e benzemiyor mu ? Mazlumluk ve haksızlığa uğramışlık, şiddet trendine bu derece mazeret olabilir mi ? Kendine ‘dur diyemeyen kahramanların sonu’ bu mu olur diyor acaba…
Siz hiç yeni bir Star Wars, Star Trek, Terminator veya Alien seyrettiniz mi ?
İnsanlar tüketecek birşeyler arıyorlar, tabii ki üreticiler de satacak birşey. Eminim ‘bazı’ yapımcılar da çocukluk hayallerinin ayaklar altına alınmasını istemiyorlar. Çünkü sinema tarihindeki en vahim örneğine, dünyada yetiştirdiği yüz milyonlarca hayranı olarak hep birlikte şahit olduk: Yıldız Savaşları. Bir YouTube kullanıcısının dediği gibi; ‘Star Wars artık yok. O artık sadece sıradan bir film.’
Şimdi duvara çarpıyoruz:
Kısacası anladınız; Matrix izlemeyeceksiniz, sadece ek silahlar, gelişmiş fantezi mekanlar, abartılmış doğaüstü güçler ve akıl verenlerin yanı sıra, sonunda (belki de yolun sonunda) Neo’ya da nihayet bir sevgili bulunmuş versiyonu olabilir diyorum.
Herkes ‘ne versen yer’ hale getiriliyor.
Bence Larry ve Andy abiler (şimdi artık ablalar bu arada, hem de her ikisi de) bir fikir ayrılığına düştüler. Matrix çekilecek de Lilly bacım yerine koltuğunda asistanlar oturacak, yok öyle bir şey. Mazeretler hikayedir…
Neyin şiddet neyin şevkat olduğunu ayırt edemez hale getirildik
Şimdi de şevkat, merhamet, affetmek, gerçek sevgi (Ronin değil abicim geç bunları) nedir ne değildir ‘hatırlamak istiyor’lar (tanıdık geldi son kelimeler). Bu yüksek seviyeli insani duyguları damlayla vermek için de 1,5 saat kavga dövüş, sevdiğimiz karaktere işkenceler, ihanetler, masumlar ve adamların adamları zaten figüran, harca gitsin… Sonra duygusal sahnelerle bitmeyen aile nazı tuzu, iki öpücük, al sana sevgi bu olacak bundan sonra, bu villayı, jipi, silahı da almaya bak, gerekirse çal çırp, adam ol, diğerlerinden farklı ol, be hero gopro…
Bunlar 80 ortası Betamax ucuz (B-Movie) filmlerde kalmamış mıydı ? Tıpkı eskiden bit pazarında yerde gezen fantastik çizgi romanların, şimdilerde milyar Dolarlık yatırımlarla sinema kitleleri elde eden ? Yani 80ler ilkokul çocuğunun film heyecanları Arnold ve Bruce modası, telefon kılıfı misali sadece kabuk mu değişti ? Ve sinemacılar bunu gayet iyi biliyorlar, diyorsun ? Eee (aq) bari bizlere kıyak geç de şu serüvenin tatlı gidişinin ya öncesini ya da adam gibi devamını çeksenize dayı !?
ÖLDÜLER, DAHA YAŞLI DEVAM ETTİLER (???)
Keanu Reeves sakalı ve son bölümde Triny de Neo da öldüyse bize kısacası; at-avrat-silah upgrade edilmiş bir üçleme seyredeceğiz diyorum. Sonraki bölümlerin adlarını bile tahmin edebilirsiniz. Hatta Morfi bile ikna edilip arada bir yere sıkıştırılmış bile olabilir. Müzik klibi gibi.
Sallayıp durduğumun Hollywood’u, koca İtalyan Fransız Rus (ve ayrıca bence Japon, Çek ve Polonya) sinemasını devirdikten sonra (öyle der eskiler, sadece ‘der’); Eline eski yeni iyi kötü demeden, çocukken büyüklerimizin ‘saçma şeyler bunlar’ deyip elimizden aldığı çizgi roman gibi ‘eline her ne geçirirse paraya dönüştüren bir fabrika’ olup bizlerin duygularıyla oynayan en büyük kırmızı hapçı kendisi oldu.
Ya da mavi mi demeliydim çünkü bu bizlere dayatılan ‘gerçeklik neydi’ (‘Sevgi neydi’ diyesim geldi) ? Matrix bunu sorgulamıyor muydu, ben mi anlamadım…
yazıda %80 civarı haklı çıktım, aşırı uzun edebiyat parçaladım ama okundu kardeşim. belki YT serisi yaparım. IG, TT bana uymaz, uysaydı yazı komplo değil eleştiri olurdu, başta belirtmişim; okunaklı boyutlarında… bakıyoruz görmüyoruz, duyuyoruz dinlemiyoruz, anlıyoruz (şüpheliyim?) idrak etmiyoruz (artık eminim). şu anda modern bir matrix yaşanıyor. bu dünya okulunu son kapanış dönemindeyiz. uyanık kalmaya var gücünüzle gayret edin. son ders ve son sınav bu… etrafınızda gördüğünüz gibi bol bol yerkürenin oyuncaklarını yutan düşen takılan sınıfta çakanlar var. sadece haberleri yok, sizi olsun lütfen size yakışan budur…
Bu müthiş öngörü yazısı için değerli yazarımıza sonsuz teşekkürler. Özel ve bu dünyanın dışından ruhsal varlık SacredTreasure umarım hayatta herşey istediğin gibi olur