
Ben Rapunzelin saçıyım. Aah Rapunzel… Kadınlığın ve güzelliğin ile masallara kahraman oldun… Hele ki o masumane gülüşün ve şirin mi şirin sesin…
Sapsarı sırma saçlarını en sona bırakmaktı niyetim derin derin değinmek için. Ama dayanamadım ve an başa koydum. Seni sen yapan en önemli şey saçlarındı çünkü. Sen diğer güzellik sıfatlarının yanı sıra saçlarınla var oldun. Up uzun sırma saçlarınla. Çünkü kendir misali salacaktın saçlarını hayatının ilk ve son erkeğine.
Çocukluğumdan beri aşıktım Rapunzele! Yani aşık derken öyle normal erkeğin kadına aşkı değil. İmajına ve masumluğuna ve tabi saflığın temsilcisi olmasına. Aslında, ‘Rapunzel süslü hayaller‘ ben ve benim gibi düşünen bir çok trans bireyi de temsil etmekteydi. Kimi trans bireyler çocukken kendini gelinlik içinde hayal ederken ben Rapunzelin saçından isterdim hep. (kendini gelinlik içine hayal eden bir başka trans arkadaşım olmuştu da) Hani saçları masala konu olmuştu ya… Rapunzelin saçı başka bişi yani.
Öte yandan Rapunzel fakir bir anne babanın çocuğudur. Rapunzel’in annesi Rapunzele hamileyken canı marul çekmiş ve kocası civardaki komşu bir evin bahçesinden marul çalmış. Bu arada çaldığı marulun türü de marulun gürlüğünden ötürü Rapunzel maruluymuş. (Böyle bir marul olduğunu sonradan öğrendim) Daha sonra kadının canı bir daha marul istemiş ve kocası yine çalmış. Ancak etrafı yüksek duvarlarla çevrili bu bahçe kötü kalpli bir cadının bahçesiymiş. Canı marul isteyen karısına bir daha marul götürmek için bahçeye indiğinde, bahçenin kötü kalpli sahibi adamı yakalamış. Adam karısının hamile olduğunu anlatmış. Ancak cadı, dilediği kadar marul alması karşılığında adamdan doğacak çocuğunu istemiş. Ve adam korkudan tamam demiş… Ve cadının kuleye kapattığı Rapunzel’in hikayesi klasik devam eder. Aslında trajik bir mutlulukla biter Rapunzelin hikayesi.
Rapunzelin saçıyım ben
Kadınlığımla, dişiliğimle el değmemişliğimle yüksek bir Kulede yapayalnız kalmış, bir Prens’in, bir erkeğin, sahip olmak istediği o kutsal kadın Rapunzel’in saçında buldum kendimi. Herkesin bildiği bir masalın güzel kızı, Kadınlığın masum ve saf örneği Rapunzelin saçlarını hayal ederek geçti çocukluğum.
Benim için Rapunzel, evet bir masal ama, aslında beni temsil ediyordu. Hani herkes kendini bir masal kahramanında bulur ya. Oysaki asıl niyetim, yani kalbim; Rapunzel’e aşık olan erkeğin peşindeydi. O saçları istedim, o güzelliği istedim, kadın olmayı, bir erkeğe ait olmayı sevilmeyi şımartılmayı istedim. En azından Rapunzele olan ilgi ve alakanın farkındaydım. Rapunzel sadece kendimi bulduğum masum kadına bir örnekti oysaki. Masum diyorum çünkü çocuktum, masum diyorum çünkü Rapunzel hayallerdeki masum kızdı. Bir tek ‘o masum kız’ olduğumda aradığım prensim olacak sanırdım. O aslan yiğit erkeğin gönlünde yatan buydu diye düşünüyordum hep. Oysaki bu ne karmaşa ne çatışma! Neden ille de böyle bir erkek tanımı ilgimi çekiyor bundan aslında emin değilim. Bu çocukluğumdan beri değişmeyen tek şey.
Rapunzelin saçıyım demek bana has elbette
O küçücük yaşlarımda; kendimi keşfin başladığı dönemlerde, izleyince kendimden bir parça bulduğum Rapunzel ve daha nice Pamuk prensesler gibi masal kızlarında bulduğum çocukluğum çok geçmişte kaldı. Bu bir trans çocuğun kendini bulduğu ilk anlardı belki de. Durum günümüz otoritelerince eşcinsellik olarak değil de transseksüalite olarak tanımlanıyor. Daha yaygın bir tanımla travesti deniyor.
Çocukluğum geçmişte kaldı… çocukluk hayalleriydi bunlar. Artık çocukken peşinden koştuğum hayallere ya hiç bir zaman ulaşamayacak yada ulaşmak için ne gerekiyorsa her şeye göğüs gerecek biri olmak gerekiyor. Ama bir terslik vardı! Ben doğuştan bir erkektim. Rapunzel olmak bir yana, sıradan bir kız bile değildim. Aradığım erkeğin, hayalindeki kişiyle alakam yoktu. E tabi öyle kalmak kaderim olmak zorunda değildi ama kaderim oldu. Ben Rapunzeli içimde saklamaya devam ettim. Tıp ve Teknoloji değişiyor gelişiyor. İster Rapunzel ol ister Cindrella. Ama tabuları yıkmak çok zor. Annemin, ‘kadın olmak mutluluk getirmez’ demesiyle Rapunzel hayallerime kattığım anlam yitip gitti. Çünkü benim için amaç mutlu olmaktı. Annemi dinlediğim için pişman değilim, ama mutsuzluğu mutlu olduğum görüntüde de yaşayabilirdim oysaki. Öyle bir karmaşa ki bu. Yönelimime bile yönelemeden genderfluid hallerde varım
Mutluluk neydi?
Mutluluğun tanımı ne olurdu ki? Hayat iyi bir birey olduktan sonra mutlu olmanın peşinden koşmaktan başka ne olabilir? Hepimiz işimizde gücümüzde olup hayatta kalmaya ve mutluluk arayışına yetecek bir refaha sahip olmadan bu olur mu? Asla! E tabi bu refaha ulaşmak veya bu refahı sürdürmek için herkesin bir yoğurt yiyişi var. Önemli olan yediğin yoğurt da degil! Asıl gelmek istediğim nokta, hayat hayallerin peşinde koşmak olamaz mı? Cesaret gayret istek ve motivasyon yeterlidir diye düşünüyorum lakin bu standartlar kişinin içinde olduğu koşullarla da alakalı.
Lafı fazla uzatmaya gerek yok
Ben artık Kendi Rapunzelimi yaşıyorum! Ne derece başarmışlık yüklenir bilemem ama bence hayat denen karmaşa içinde, bir an önce ya yerini alacaksın, yada hayat yolunda başarıya giden yolda bir adım atacaksın. Ben Rapunzelin saçıyım. Bu toplumda bilinen anlamdaki travesti veya transseksüel algısını alt üst etmek değiştirmek ve transların toplumdaki yerinin klasik anlamdan daha öteye gitmesi hususunda okyanusta bir damla olmaya hazırım. Çünkü sadece Rapunzel olmak yetmiyor. Ne demek istediğimi aşık Veysel’in şu dizeleriyle biraz daha anlamlı kılmak isterim.
güzelliğin on para etmez
bu bendeki aşk olmasa
eğlenecek yer bulaman
gönlümdeki köşk olmasa
tabirin sığmaz kaleme
derdin dermandır yareme
ismin yayılmaz aleme
aşıklarda meşk olmasa
kim okurdu kim yazardı
bu düğümü kim çözerdi
koyun kurt ile gezerdi
fikir başka başk’olmasa
güzel yüzün görülmezdi
bu aşk bende dirilmezdi
güle kıymet verilmezdi
aşık ve maşuk olmasa
senden aldım bu feryadı
bu imiş dünyanın tadı
anılmazdı veysel adı
o sana aşık olmasa.
Donanımlı eğitimli ve bir çok konuda alanında uzman, çocukken kendilerini buldukları masal kahramanlarının peşinde koşan, bunun için gayret eden, ve işin o görünüme geldikten sonra dahi bitmediğinin bilincinde olan üretken ve trans olgusunu bir ileri düzeye taşımak ve başarılarıyla varolan translar görmek ümidiyle.
Ben Kendimi Rapunzelin saçıyım diyerek buldum buldum. Kadınlığımla mutlu barışık ve daha fazlası için neler gerektiğinin bilincinde olan bir trans bireyim. Özellikle şu sıralar içinde olduğumuz korona virüs sürecinde neler değişti diye soracak olursanız, (detaylar linkte) iki parça saçım vardı onu da abimin zoruyla kesmek zorunda kaldım 🙂 Kötü kalpli kraliçenin kapısız kulesi yerine annemin evinde sokağa çıkmadan yaşıyorum 🙂 Yani bildiğiniz Rapunzele benzerlik gösterdi hikayem ister istemez… Blogumu okuduğunuz için teşekkürler.