
90’larda Kasetçalarlar, genç neslin vazgeçilmez eğlencesiydi. Rengarenk ve değişik dinamik tasarımlarla büyük küçük bol ışıklı kasetçalarlar 90larda bir normdu. Walkmanler’in patladığı 90’lı yıllarda kulaklıkları takıp gezen çok olmuştur. 90’lara kıyasen, günümüzdeki çok daha profesyonel müzik çalarlar tüm müzik arşivine erişim avantajıyla elimizn altında. Ama doğru düzgün yüzlerine bakmaz olduk 🙂 Hatırlıyorum da bir zamanlar 40 50 tane müziğin zar zor sığdığı 5 6 tane kaseti yanında taşıyan ben veya arkadaşlarım şimdi binlerce müziğin sığdığı MP3 player denen o minicik müzik çalarların yüzüne bakmıyoruz. Cep telefonlarımız birer derya deniz zaten.
Bahsi geçen O dönemlerde internet bile neredeyse yoktu ve müziğe ulaşmak şimdiye kıyasen çok daha zordu. Kaset almaya zar zor paramız yeterdi 🙂 Ama yine de zevkle ve keyifle dinlerdik müziği. Walkmanlerimiz ile 3 5 tane kasedi yanımızda taşırdık ve bir hevesle dinlerdik yollarda otobüslerde. Çok iyi markaların bir birinden farklı özellikler ve tasarımlarla ürettiği muhteşem walkman’ler süslerdi hayallerimi. İlk aldığım walkman’imi hiç unutamıyorum. Kısa zaman sonra Walkmanler sahte ve yüzlerce bilinmedik markayla türedi.
Kaset nasıl yapılırdı? İşte o dönemlerden müthiş bir video.
90’larda kasetçalarlar değişti… Walkmenler de
Tam walkman’ler tüm piyasayı ele almışken, MP3 denen bir ses formatı ile tanıştı tüm dünya. Öyle ki bu buluş ile yerli yabancı tüm müzik sektörleri bundan etkilenmekle birlikte, kaset çalarlar, walkamenler müzik setleri gibi tüm müzik çalarların kaderi tayin oldu! Hepsi de tarihin tozlu raflarında yerini alacaktı. Teknoloji kendi kendine öyle bir gol attı ki müzik sektöründe köklü bir değişiklik başladı. Özellikle bilgisayar ortamında çok popüler olan bu ses formatı radyolardan stüdyolara kadar birçok sektörü sekteye uğrattı. Tamda o sıralar gelişen İnternet sayesinde de dijital ortamda daha bir popülerleşen bu ses formatı, bir zamanlar en azından daha bir kontrol altında olan ve çoğu sanatçı ve müzik firmasının gözünü korkutmak için yeterli olmayan korsan kasetlere kıyasen daha bir kontrolden çıktı çığ gibi büyüdü. Hatta o dönemlerde o kadar çok yerel radyo kanalı vardı ki, sanırım MP3ün çıkışıyla birlikte ve ardından lisans kanunları vs. gereğince çoğu kapandı. İşte bu durum çoğu firmayı iflasa sürüklerken, çoğu sanatçının da satış yapamadığı için kariyerlerinin sonunu getirdi. Yani ses formatı deyip geçmemek gerekiyormuş E tabi olayın aslı astarı çok daha teferruatlı.
Bi düşünün! Müzik taş plaklardan eski kasetlere, daha sonra da, modern kasetlere geçti. Demem o ki, kopyalaması veya paylaşması daha zor olan müzik o zamanlar daha bir sanatsal, daha bir değerli ve anlamlıydı. E tabi alternatif azlığı da başka bir boyuttu. MP3 formatı, sanatı, sanatçıyı ve sektörü yok ederken, aynı şekilde müziğin yeniden küllerinden doğmasını sağladı ve dijital müzik uzun zamandır raflarda. 90’larda Kasetçalarlar ve müzik algısının kırılma noktasından geçmeyen biri zamanda kırılma yaşayıp günümüze atlasa ona anlatacaklarımızı anlamada güçlük çeker. Neyseki zaman yolculuğu bir kurgu. 🙂
Kasetlerin ve teyp dediğimiz kasetçalarların popüler olduğu o yıllara ve MP3’ün öncesinde bu cihazlarla neler yapardık? Boş kasetlerimizi veya artık dinlemekten sıkıldığımız kasetlerimizi, komşunun çift kasetli teybinde koplayardık. Özelliklede yeni aldığı bir albümü kopyalatarak kendi kasetçalarımızda dinlediğimiz o dönemler gelmiyor mu hiç aklınıza? Veya kasetçilerde liste hazırlatıp doldurttuğumuz, sevgiliye veya arkadaşa hediye ettiğimiz kasetlere ne demeliydi? Hiç unutamıyorum yağmur çamur demeden böyle şeylerin peşinde koştuğum o dönemleri. ‘O dönemler’ derken walkmanlerin popülerleşmesinden öncesinde ki dönemleri kast ediyorum.
Tekrardan dönecek olursak MP3 ‘ün keşfedildiği ve yaygınlaştığı 90’lar ve sonlarına…
MP3 tarihi ve müzik algısını değiştirdi
Çok sürmeden Mp3 denen müzik formatı bunları çalabilen ve MP3 player denen minicik cihazlarla buluştu. İşte ne olduysa tamda o sırada oldu. Bu bir dönüm noktasıydı. Keza MP3 ün keşfinden sonra müzik sektörüne asıl darbe tam da o zamanlar geldi. Piyasada 32 MB veya 128 MB aralığında değişen depolama alanlarıyla bir zamanlar hayalini kurduğum walkmanlerin yerine geçen minicik müzik kutuları. Farklı tasarımlarıyla yeni neslin ve bizlerin gözdesi artık bu Mp3 çalarlardı. Halefleri Onlarca birinci ikinci ve üçüncü sınıf walkmanler gibi MP3 çalarlar da sınıf sınıf piyasadaki raflarda yerini almıştı! walkmanler çoktan unutulmuş bedavaya bile verilse yüzüne bakılmayacak hale gelmişlerdi. E tabi 5 6 kasetle gezdiğimiz o bir dönemlerin yüküyle gezmek zorunda değildik artık. Nede olsa çakmak büyüklüğündeki MP3 çalarlar 10 kasetin yerine geçen, üstelik çok daha pratik seçme şansına sahip olduğum opsiyonlar ile daha cazipti.
Aynı müziği tekrar dinlemek için bile şansımızı zorlayıp, defalarca başa sarardık kasetleri. Keza bazen tek bir kaseti tek bir parça için taşırdım diğer 3 5 tanesinin yanında. MP3 ve sonrasındaki MP3 çalarlar ile bunların hepsi tarih oldu. Sonrasında ise piyasaları, günümüzdeki telefonlarıyla da altüst eden Apple’ın son derece modern ve yüksek kapasiteli iPod cihazları MP3 çalarlara yeni bir boyut getirdi. Derken Sony bir kaç benzer model çıkardı ve derken diğer markalar…
Ondan sonra ne olduysa oldu büyü kökten bozuldu. Bir zamanlar zorla bulduğumuz kasetlerin olduğu o yıllarda müziğin tadı çok başkaydı. Müzik dinlemek ise gerçek bir hobiydi. Derken teknoloji yine kendine bir gol daha attı. Bir zamanlar kasetçalar, walkman ve discman’lei bitiren MP3 çalarların sonunu da, herşeyi bir arada sunan cep telefonlarının getireceğini kimse tahmin edemezdi. Tıpkı Walkman ve discman’leri yok eden MP3 çalarların apansız gelişi gibi telefonlarda apansız ve aniden girdi hayatımıza… Ne kaset çalar ne walkman, discman ve dahi hepsini bozguna uğratan modern akıllı telefonların hayatımıza girdi. Devir mobil telefon devri oldu.
90’larda kasetçalar resimleri



Robot çağında robotların ruhu var mı başlıklı yazıya bi bak